SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

TAHARA BAHSİ

<< 165 >>

DEVAM: 63. Mesh'in Yapılışı

 

حَدَّثَنَا مُوسَى بْنُ مَرْوَانَ وَمَحْمُودُ بْنُ خَالِدٍ الدِّمَشْقِيُّ الْمَعْنَى قَالَا حَدَّثَنَا الْوَلِيدُ قَالَ مَحْمُودٌ أَخْبَرَنَا ثَوْرُ بْنُ يَزِيدَ عَنْ رَجَاءِ بْنِ حَيْوَةَ عَنْ كَاتِبِ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ عَنْ الْمُغِيرَةِ بْنِ شُعْبَةَ قَالَ وَضَّأْتُ النَّبِيَّ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي غَزْوَةِ تَبُوكَ فَمَسَحَ أَعْلَى الْخُفَّيْنِ وَأَسْفَلَهُمَا  قَالَ أَبُو دَاوُد وَبَلَغَنِي أَنَّهُ لَمْ يَسْمَعْ ثَوْرُ هَذَا الْحَدِيثَ مِنْ رَجَاءٍ

 

Muğire b. Şu'be'den demiştir ki: "Tebuk gazvesinde Resul-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve sellem)'in abdest suyunu döküverdim, mestin üstüne ve altına mesh verdi."

 

Ebu Davud dedi ki: "Bana gelen haberlere göre ravt Sevr bu hadisi Reca'dan duyarak almış değildir.

 

 

Diğer tahric: İbn Mace, tahare; Tirmizî, tahare

 

AÇIKLAMA:     Tirmizi, "bu hadis hakkında zayıftır, illetlidir (kusurludur) bu hadisi Sevr b. Yezid den nakleden tek ravi, el-Velid b. Müslim'dir. Başka bir kimse nakletmemiştir" diyor. Tirmizi sözlerine devamla şöyle demiştir, "Ben bu hadisi Muhammed b. İsmail el-Buhari'ye ve Ebu Zur'a'ya sordum, "Bu hadis sahih değildir" dediler. Çünkü İbn Mubarek bunu Sevr'den, O da Reca’ b. Hayve'den rivayet ediyor. Ve Reca, "Bana bu hadisi Muğire'nin katibi haber verdi" diyor ki, hadis Rasulullah'tan mürsel olarak rivayet edilmiş ve hadisde, Muğire'nin adı geçmemiştir."

 

Müellif Ebu Davud’da kendi görüşünü açıklamamakla beraber Sevr b. Yezid'in Reca b. Hayve'den bu hadisi işitmediğine dair bazı haberlerin kulağına geldiğini ifade etmiştir. Bununla beraber hadis'i şerif üzerindeki bu zayıflık iddialarının doğru olmadığı beyan edilerek ileri sürülen deliller çürütülmüştür. Bu hadisin zayıf olmadığını ve hakkındaki zayıflık iddialarının yanlış olduğunu söyleyenlerin delilleri şöylece sıralanabilir:

 

1. Beyhaki bu hadisi, Davud b. Reşid, el-Velid b. Müslim, Sevr Yezid, Reca b. Hayve, Muğirenin katibi kanaliyle Muğire'den rivayet etmiştir. Bu senede göre Sevr'in Reca'dan hadis dinleyip rivayet ettiği açıkça ortaya çıkmaktadır.

 

2. Velid'in burada tedlis yapmadığı bellidir.

 

3. Keza aynı sened Darakutni tarafından da zikredilerek Sevr'in Reca' dan hadis aldığı ortaya çıkmış ve ayrıca Muğire'nin atlandığı ve hadisin mürsel olduğu iddiası da reddedilmiş oluyor. İbn Mace'nin Sünen’in de açıkladığına göre Muğire'nin katibinin adı Verrad'dır.

 

Her ne kadar bu hadis hakkındaki zayıflık iddiaları bu şekilde reddedilmeye çalışılmışsa da, bu hadisin bu konuda gelen sahih hadislere aykırı olduğu aşikardır. Buhari, Ebu Zur'a, Ebu Davud, Tirmizi ve Şafii, gibi hadis otoriteleri bu hadisin zayıflığına hükmetmişlerdir. Nevevi, Mecmu'unda (1/521) der ki: "Bizim mezhebimize göre mestin altınada meshetmek müstehaptır. Farz olan mesh miktarı ise, mestin üst kısmının en küçük bir cüzüdür."

 

İmam Malik'ten ve diğer bir cemaatten de mestlerin alt kısmına meshetmenin müstehap olduğu rivayet edilmektedir. Ancak mestler üzerine mesihle ilgili bütün rivayetler göz önünde bulundurulursa meshin, mestlerin altına değil, üstüne yapılması gerektiği anlaşılır.

 

Nitekim Sevri, Ebu Hanife ve Ahmed b. Hanbel bu görüştedirler. İmam Malik, Şafii ve bunların taraftarlarına göre ise, mestlerin üstüne de altına da meshedilir. Zühri ve ibn Mübarek de bu görüştedirler. Bununla beraber İmam Malik ve Şafii sadece mestelrin üstüne meshetmenin abdest için yeterli olduğunu söylerler. Ayrıca Malik hazretlerine göre "sadece mestin altına mesh yapılırsa abdest sahih olmaz, iadesi gerekir."

 

İbn Şihab'a ve bir kavlinde Şafii'ye göre, sadece mestlerin altına meshetmek caiz değildir. Şafii'nin ikinci bir kavline göre de caizdir. Ebu Hanife'ye göre ise meshin farz olan miktarı mestin üstünde üç el parmağı bir yerdir. Ahmed b. Hanbel'e göre ise, elin ekserisidir. imam Kasani de Bedayiussanayi' isimli eserinde mestlerin üstüyle beraber altını da meshetmenin Hanefi Mezhebinde müstehap olduğunu zikretmektedir. Malikilere göre, ise, mestlerin bütünüyle üstüne meshetmek farzdır,161 nolu hadisin şerhine de bakılabilir.